Bu Blogda Ara

2 Ocak 2011 Pazar

X Kuşağını Anlamak, Y Kuşağını Yönetmek, Z Kuşağına Direnmek

 

-----------------------------------------------------------------------------------------------------

 

Wikimarketing.org 'u Facebook' ta takip etmek için burayı ,  Twitter'da takip etmek için burayı tıklayınız. Bu yazı ilginizi çekmediyse diğer yazıları incelemek için burayı tıklayınız. Eğer bu yazı işinize yaradıysa aşağıdaki kısma yorumlarınızı bırakmanız bizler için iyi bir feedback olacaktır.

 

-----------------------------------------------------------------------------------------------------



X Kuşağını Anlamak, Y Kuşağını Yönetmek , Z Kuşağına Direnmek

 

Bugüne kadar birçok firmanın insan kaynakları departmanının gündeminde olan bu başlık, ilerleyen yıllardan Z kuşağının da iş hayatına atılmasıyla birlikte daha da alevlenecek bir tartışma konusu olacaktır.

Günümüzde benim de içinde bulunduğum Y Kuşağını yönetme anlamında büyük – küçük bütün firmalar zorluk çekmektedir. Bunların temel sebebi olarak firmalar , “gençler ne istediklerini bilmiyor zaten” gibi temel önermelerle süreçten kendilerini sıyırmaktadırlar.  Bu tip yaklaşımlarla insan kaynaklarının turno over maliyetlerini arttırdıkları gibi, doğru pozisyonlara doğru tercihleri de yapamamaktadırlar. Peki tüm bu problemlerin suçlusu olarak gösterilen bu Y kuşağının derdi nedir?

Aslında biz Y kuşağının bir derdi yok şimdilik! Sıkıntı şurada ki Y kuşağının yönetilmeye çalışıldığı iş modellerinde bir kan uyuşmazlığı görülmektedir. Ayrıca Y kuşağını yönetmeye çalışan orta ve üst düzey yöneticilerle ilgili bir takım problemler yaşanmaktadır(ki bu diğer yazının konusu olacaktır).

Temeldeki sorunlardan bahsetmeye başlamak gerekirse gözlemlenen ilk sorun çalışma şekli ve sistemi ile ilgilidir.  Şüphesiz ki Y Kuşağı sabah 8.30’ da başlayıp akşam 18.00 ‘ de sözde biten bir çalışma mesaisine katlanamamaktadır. İşverenlerin minumum 45 saat ile başlayıp 60 – 70 saat arasına kadar esnettiği bu çalışma koşullarını reddetmektedir. Ülkemizdeki sanayi devriminden sonra 80’lerde başlayan sermaye akışından herkesin kendisine bir pay kapmaya çalıştığı bu sistem, ancak anne ve babalarımızın çalıştığı bir sistem olarak hatıralarda kalmaya mahkumdur. Zira Amerikan Rüyası’nda olduğu gibi “çalışırsan senin de olur” gibi bir düşünce, Y kuşağı için hakim bir düşünce , çalışma modeli değildir.

HAkim bir düşünce olmamasının temelinde şüphesiz ki yatan sebep ; şimdi sahip olunanlarla , gelecekte sahip olunmak istenenler arasındaki farklardır. Bu konuda Youth Republic’ in Gençlik Pazarına yönelik olarak yaptığı “Harçlık Pazarı Araştırması”nın detaylarını incelemek faydalı olacaktır.  1 yıl önce bu Pazar araştırmasının ilk sonuçlarından ortaya çıkanları dinlediğimde ve çevremdeki gözlemlerle birleştiğimde ortaya çıkanlar gayet net idi. Anne ve babalarımızın çalıştığı sabah 8.30 akşam 18.00 iş modeli ; zengin olmak isteyen , bir ev ya da araba ile mutlu bir ailenin temellerini atıp, belki de kısa yoldan köşeyi dönmeyi hedefleyen bir kuşağın modeli olabilir. Biz gençlerin bugünkü hayallerine baktığımızda  zengin olmak , köşeyi dönmek yerine ; dünyayı gezmek, trenle Avrupa turu seyahati yapmak , rahat bir yaşam sürmek görülmektedir. Birbirlerinden bu kadar bağımsız hayallerin ve amaçların olduğu bir dünyada aynı iş modeli ile bir kuşağı yönetmeniz mümkün değildir.

İktisattaki artık değer gibi kavramlarla bu yazıyı birleştirmek çok istesem de kavramların insan kaynakları yönetimi tarafından dikkate alınacağından şüpheli olduğum için kısa tutmakta fayda görüyorum. Ama Marx’ ın “insanoğlu günde 3 saat kendi için çalışır, 5 saat sermaye” için türevindeki sarf ettikleri önümüzdeki yıllarda daha da dikkate değer bulunacaktır. Herkesin “biz bu kadar niye çalışıyoruz?” dediği bir dönemde markanın gücü , çalışma saatleri , şekli , ofislerin geniş e afili oluşu hiçbir işe yaramamaktadır.

Zira yeni mezun ve 2 yıl deneyimli çalışan arkadaşlarım arasında yaptığım bir anketin sonuçları ilgi çekicidir. 67 kişiye uygulanan bu ankete 47 bayan ve 30 erkek katılmıştır. Yaş ortalaması 24.17’dir. Ankete katılanların %83’ü İstanbul’ da yaşarken, geri kalanları Bursa , İzmir , Tekirdağ ve Ankara’ da yaşamaktadır. Ankete katılanların %74’ ü işlerinden memnun değildir. %37’si çalışma saatlerinden , %23’ü çalıştığı şirketten , %19’ u yaptığı işten , %14’ ü iş şartlarından (maaş , yan sosyal haklar …) memnun değilken , geri kalan kısım ise diğer sebeplerden mutsuzdur. Hali hazırda bir iş bulsalar hemen işi bırakacağını söyleyenlerin oranı ise %89’dur.  [ Çok geniş kapsamlı olmayan bu araştırma kendi tezime fikir oluşturması amacıyla yapılmıştır. ]

Oranların bu denli yüksek olduğu bir sistemde daha ne kadar Y kuşağının idare edilebileceği gerçekten tartışma konusudur. Motivasyonu daha fazla arttırmaya yönelik yapılan İK uygulamalarının son derece yanlış olduğunu elimdeki büyük şirket dedikodularıyla mevcuttur.  Şirket dedikodularıyla ortaya bir tez koyulamayacağını bildiğim için bu yazı denemeden öteye gidemeyecektir.

Bu yazı ilginizi çekmediyse http://www.wikimarketing.org adresinden diğer yazıları inceleyebilirsiniz.

(Wikimarketing.org; About Digital , Mobile , Social Media Marketing Ideas )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...