Bu Blogda Ara

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Borsa Sihirbazı | Burak Sevindik


-----------------------------------------------------------------------------------------------------


Wikimarketing.org 'u Facebook' ta takip etmek için burayı ,  Twitter'da takip etmek için burayı tıklayınız. Bu yazı ilginizi çekmediyse diğer yazıları incelemek için burayı tıklayınız. Eğer bu yazı işinize yaradıysa aşağıdaki kısma yorumlarınızı bırakmanız bizler için iyi bir feedback olacaktır.


-----------------------------------------------------------------------------------------------------


26 yaşında borsadan ilk milyon dolarını kazandı. Bugün 34 yaşında ve 55 milyon dolarlık bir servetin sahibi. Kim bu adam...


Borsada ilk seansın bitmesine çok az bir süre var ve sabit telefonda dört kişi hatta bekliyor. Israrla çalan cep telefonunu açıyor, “Hayır, ben o tahtada yokum” diyor ve kapatıyor.

Burak Sevindik tek bir hissenin işlem tahtasına odaklanmış durumda. Borsa normalden çok daha sakin seyrediyor. Bir anda hatları birer birer görüşmeye alıyor ve brokerlara birkaç dakika önce verdiği 2 milyon lotluk satış emrini teker teker iptal ediyor. İtiraz kabul etmiyor. Bu son kararla ilk seansı kapatırken üç buçuk saatte tam 50 milyon YTL'lik işlem hacmi yaptı bile…

Yaz aylarını anımsatan sıcak bir günde İstanbul Levent'teki villada geniş bir odadayız. Özel yapım yuvarlak ahşap masayı çevreleyen altı plazma ekranda borsa ve piyasa hareketleri görülüyor. Duvarda yer alan iki plazma ekranda ise NTV ve CNBC-E kanalları açık. Ekranlardan yayılan ısı dışarıdaki sıcaklığın pabucunu dama atıyor. Sevindik, telefonun ucundaki brokerlara “afiyet olsun” dedikten sonra kulaklığını çıkartıyor ve bize dönerek “hoşgeldiniz” diyor…

Burak Sevindik bir trader. Borsada kendi hesabına hisse senedi alıp satıyor. Diğer yatırımcılardan farkı, bu işin yasal yükümlülüklerini yerine getirerek artık profesyonel bir hüviyet kazanmış olması. Telefon sürekli açık ve hatlarda işlem yaptığı brokerlarla sürekli konuşma halinde. Ulaştığı hacimler o kadar büyük ki, halen piyasanın en büyük bir-iki oyuncusundan biri sayılıyor. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) en fazla işlem yapan isim. Sadece 2007 yılında 5 milyar doların üzerinde işlem hacmine ulaşmış. Bu rakam İMKB'nin yıllık işlem hacminin yüzde 3'üne denk geliyor. Üç yılda tam 15 milyar dolarlık işlem hacmi var… Hedefleri de bu hacimler gibi yüksek: Bireysel portföy yönetimi şirketi kurarak işleri kurumsallaştırmak. Bu yolda da hızla ilerliyor…

Sevindik piyasalar için çok önemli bir trader. Aldığı kararlar endeksin yukarı ya da aşağı yönde hareketini belirliyor. Brokerlar seans başlamadan önce Sevindik'i arayarak görüş alıyor. Piyasanın en büyük oyuncusu olduğu için ilk adımı o atıyor, piyasa da peşinden gidiyor. “Şu ana kadar düşen piyasaya yakalandığını hiç görmedim” diyor çalıştığı brokerlardan biri.

Sevindik'in en büyük özelliği hızlı ve cesur hareket etmesi. Çok hızlı karar alıyor ve hemen uyguluyor. Yanlış bir karar aldığını düşünürse hemen iptal ediyor. Gençliği, güleç ve sakin mizacıyla ekran başında sanki bir film izliyor gibi görünürken, milyonlarca doları riske ediyor. Bu strese dayanabilmesini geçmişte profesyonel basketbolculuk yapmasına bağlıyor. Çelik gibi sinirler ve kontrolü hiçbir zaman elden bırakmaması sporculuktan kalan alışkanlıklar. Haberleri iyi analiz ediyor, şirket bilançolarının satır aralarında yatan sırları çabuk keşfediyor. Hangi hissenin neden yükseldiğini ya da düştüğünü biliyor.

Sevindik'le birlikte çalışan Fortis Yatırım brokerlarından Haşim Demir, “Burak birçok haberi daha sağlıklı analiz ediyor ve piyasa ondan sonra hareket ediyor. Kötü piyasada senet taşımaz. İyi piyasada da alabildiği kadar alır. Psikolojiyi çok iyi analiz edebiliyor” diyor onun için. Yüksek işlem hacmiyle ve işlem yaptığı hisse senetlerindeki 'zamanlama'sıyla ünlü biri. Zamanlama sayesinde 2007'de İş Bankası C hissesinde iki gün içinde 1,5 milyon dolar para kazandı!

Haliyle finans piyasalarında ismi geçtiğinde akan sular duruyor. O kadar yüksek işlem hacmi var ki aldığı kararlar endeksin yönünü değiştiriyor. Böylece borsacılar onun ne yaptığını öğrenmeye çalışıyor. Buna rağmen o tanınmak, bilinmek istemiyor. Bu yüzden ne gazetelere ne de dergilere röportaj veriyor. Bu tamamen kişiliğinden kaynaklanan bir tutum.

Her gün milyon dolarlarla oynuyor ancak “Ben daha yolun başındayım” diyebilecek kadar mütevazı. Bu kadar genç yaşta bu kadar büyük bir servete sahip olmak Sevindik'i şımartmamış. 2001'den beri Sevindik'le çalışan Fortis Yatırım Genel Müdürü Yücel Aysoy, “Sektörde çalıştığım en düzgün insanlardan biri. En önemli özelliği ekstra paranın getirdiği farklı istekler ve kaprislerinin olmaması” diyor onun için. Sevindik olmayacak bir işe hemen “hayır” diyerek tavrını net bir şekilde ortaya koyanlardan.

Burak Sevindik İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu. Profesyonel basketbolculuk da yapmış. Hatta 1992'de Ümit Milli Takımı'nda forma giyerken İspanya'daki Avrupa Şampiyonası'nda attığı son saniye üçlüğüyle milli takımı finallere çıkarmış. Basketbol oynamak onun için hala bir tutku. Sevindik'in basketbolculuk hayallerini bir kenara bırakıp borsaya adım atması ise üniversite yıllarına rastlıyor.

Bir arkadaşıyla beraber gittiği borsa seans salonundaki hareketlilikten etkilenmesi hayatını değiştirmiş. Basık bir oda, ekranlar, bir yanda teknik analiz yapanlar bir yanda hisse alıp satanlar, kazananlar, kaybedenler… Aynı akşam eve koltuğunun altında iki teknik analiz kitabıyla dönmüş. Hemen ertesi gün seans salonuna gittiğinde Abana Elektromekanik hissesi için yaptığı teknik yorumlarla herkesi etkilemeyi başarmış. Sevindik, “Bu olay benim için dönüm noktası oldu. Hayatım boyunca yapmak istediğim işi bulmuştum” diyor.

Sabah ve akşam yapılan iki antrenmanla borsa seansları arasında seçim yapması gerekince fazla düşünmeden borsayı tercih ettiğini söylüyor. Üstelik basketbolu bıraktığında Aydın Örs'le Genç Milli Takım Kampı'ndaymış.
Böylece Sevindik Eczacıbaşı'ndan Yeşilyurt'a transfer olurken aldığı parayla –yaklaşık 10 bin dolar- borsada yatırım yapmaya başladı. Abana hissesi alarak buradan kar etti. Daha sonra Denizli Cam hissesinden alım yaptı ve yine kar etti. Böylece hep hayalini kurduğu basketbolu bir kenara bıraktı. Yaptığı bu seçimden ise hiçbir zaman pişman olmadı.

Sevindik ilk milyon dolarını 1999 yılı sonunda henüz 26 yaşındayken kazandı. Aradan geçen sekiz yılda bu rakamı elli kat artırdı ve bugün yaklaşık 55 milyon dolarlık kişisel serveti var. Bu servetin tamamını borsada hisse alıp satarak elde etti. Warren Buffett 25 yaşında sadece 140 bin dolarlık bir servete sahipti. 32 yaşında ise serveti sadece 1 milyon dolardı. Bugün 62 milyar dolarla dünyanın en zengin adamı. Burak Sevindik ise henüz 34 yaşında… Üstelik Buffett'ın uyguladığı değer yatırımı stratejisinin tam tersi ve çok riskli olan taktiklerle bu günlere geldi.

Kuşkusuz, bu tabloya erişene kadar bin bir badire atlattı Sevindik… Daha hisse alıp satmaya yeni başladığında kriz çıktı. 1994 krizi onun için bir dönüm noktası oldu. Hem 10 bin dolardan 20 bin dolara çıkarttığı parasını kaybetti hem de bu işte ilerlemek istiyorsa profesyonel olarak çalışmak zorunda olduğunu anladı. Form Menkul Değerler'de işe araştırma raporlarını hazırlamakla başlayan Sevindik, zamanla dealer oldu ve işin mutfağını öğrendi. Form MD'nin sahibi Yavuz Tezeller o günleri hatırlarken “Burak'ın teyzesiyle yakın arkadaşız. O çok para verilmemesini istediği için maaşını belirli bir düzeyde tutuyorduk. Ancak Burak'taki yükselme hırsını da engelleyemedik. İşini de iyi yaptığı için transfer teklifleri de gelmeye başlamıştı. Benim bir genel müdür yardımcımın aracılığıyla transfer oldu, tutamadık” diyor. Bir not: Aynı genel müdür yardımcısı, Sevindik'in transferine aracı olduğu için işinden olmuştu…

Türmen MD'ye transfer olan Sevindik burada araştırma müdürlüğü yaptı ve 1996'da Genel Yatırım'a geçti. Aynı yıl kendi yatırımlarını da kontrol etmeye başlamış ve “gömlekçi” olmuştu.

'Gömlekçi' borsa jargonunda kendi adına işlem yapan traderlara verilen ad. Mevzuat gereği bir aracı kurumla anlaşarak onların traderı gibi işlem yapar. Ancak aradaki fark gömlekçilerin kendi hesaplarını yönetmeleri. Burak Sevindik 1996'da Türkiye'de bir bankanın –Anadolubank- gömlekçisi olan ikinci isim oldu. İlk isim ünlü skepkülatör Ahmet Dedehayır'dı. Banka gömlekçiliği önemli çünkü bunun için işlem hacmi gibi belirli kriterlerin tutturulması gerekiyor. Üstelik Sevindik bütün bu işleri yaparken sadece 23 yaşındaydı. Yani Türkiye'deki en genç 'gömlekçi' oldu... 2000 yılına gelindiğindeyse daha 26 yaşındayken ilk milyon dolarını kazandı.

Bütün bu süreçte Burak Sevindik işe hep sıfırdan başladı. Gerektiğinde kahve taşıdı, takasçılık yaptı, kupon kesti, muhasebe defterlerini tuttu. Çalıştığı şirketlerde hiçbir zaman tek bir işle yetinmedi. Kaldı ki zaten günün koşulları böyle bir lükse yer vermiyordu. Sadece hırsıyla değil zekasıyla diğerlerinden farkını ortaya koymasını bildi.

“Kazanmanın yolu kaybetmeyi öğrenmekten geçer” ilkesini ise 2001 krizinde bizzat yaşadı. Krizin başlangıcında Demirbank'a el konulmasından sonra Alman Markı'nda pozisyon aldığı için çok para kaybetti. Kendini toparlaması birkaç ay aldı. Bu dönemde eşi ilk çocuğuna hamileydi. Bir yandan kriz bir yandan çocuk heyecanı derken bu sarsıntıdan güçlenerek çıkmayı başardı. Güçlenmenin sırrını açıklayan Sevindik, “Para sporu yapıyorsanız eğer, krizlerden para kaybetmeden, hep üzerine artı bir koyarak çıkmasını bileceksiniz. Bana bu işin sırrını soruyorlar. Ben hep 'artı bir' diyorum. Hiçbir zaman artı 100 ya da eksi 100 olmadı” diyor. Krizlerden öğrendiği en büyük ders ise risklerini belirlemek, az ama öz kazanmak oldu ve bu stratejiyi genele uyguladı, “Oldum olası hep büyük kağıtları alıp sattım. Ufak kağıtla uğraşmam. Mantık basittir. Büyük kağıtların nereye gideceğini bilirseniz, piyasanın nereye gideceğini bilirsiniz…” diyor.

Krizden güçlenerek çıkan Sevindik, 2001-2004 yılları arasında müşterisi olduğu Fortis Bank'ın (o dönemde Dışbank) Etiler Şubesi'nin üst katına yerleşti ve işlemlerini dört yıl boyunca bu odadan yönetti. Bu dönemde kendi tabiriyle 'işleri büyüttü' ve servetini 5 milyon dolara çıkardı. “Vay be! İşleri sağ salim, kimsenin hakkını yemeden, kimseye zarar vermeden bu noktaya getirebildim Allah'a şükürler olsun!” dediğinde sene 2004'tü ve işlerini yeni aldığı villasına taşımış, koltuğuna yaslanmıştı.

Elbette hem işinde bu kadar başarılı hem de insan olarak bu kadar sevilince ünü sadece Türkiye sınırlarında da kalmamış. Yurtdışında da çok iyi tanınıyor. Mesela geçen aylarda Türkiye'yi ziyaret eden Citibank Global Varlık Yönetimi Avrupa, Ortadoğu ve Afrika CEO'su Samir Aslan özellikle kendisiyle tanışmak için randevu aldı ve bir görüşme yaptı. Büyük yabancı yatırım bankalarının genel müdürleri fikir almak için her gün arıyor. Yavuz Tezeller, “İnanılmaz bir zekası vardır Burak'ın, üniversitedeyken yanımda çalışmaya başladı ama zekasıyla, kazanma azmi ve hırsıyla hepimizi etkilerdi. Bugün bu noktaya gelmesi benim için hiç de sürpriz olmadı” diyor.

Her gün birlikte işlem yaptıkları brokerlardan biriyse –şirket politikası gereği isminin açıklanmasını istemiyor- “Öncelikle en düzgün çalışan kişilerden birisi. Bizim kurumumuzda sadece üç Türk müşteri vardır ve biri de Burak Bey'dir” diyor. İlk patronu olan Form MD'nin sahibi Yavuz Tezeller, Burak Sevindik'ten duyduğu gururu saklamıyor “Çok efendi ve inanılmaz zeki birisidir. Bugün geldiği noktadan gurur duyuyorum” derken hissettiği duygu sesine yansıyor.

Peki Sevindik'i bu kadar başarılı yapan yatırım stratejisi ne? Sevindik'in stratejisi Warren Buffett'ın tam tersi! Buffett'ın yatırım taktikleri dünyaca ünlü 'value trade' –değer yatırımı- prensibine dayanıyor. Portföyüne alacağı şirketleri inceleyerek önce piyasa değerine bakıyor. Sonra olması gereken değeri hesaplıyor. Kriterlerine uygun düşen 'ucuz' kalmış hisseleri satın alarak 10 yıl gibi uzun vadelerde portföyünde tutuyor.

Burak Sevindik'inki ise, flow-trade denilen ve yüksek hacimli hisselerdeki oynaklıklara, piyasa yönüne ve genel ekonomik trendin etkilerine dayanan bir sistem. Elbette uzun vadeli yatırımları da oluyor. Ancak genel prensip yüksek işlem hacimli hisse senetlerinde doğru zamanda alım satım yapmaya dayanıyor. Burada elbette zamanlama çok önemli. Bunun için de piyasanın gidişatını bilmek ve belki de daha önemlisi uygun anın geldiğini hissetmek gerekiyor. Sevindik anlatıyor: “Flow-trader'ım ben. Düşükten alıp yüksekten satarım. Bu işte zamanlama önemli. İnsanlar konuşuyor 'Burak piyasayı düzeltiyor' diye. Artık tahtaya bakınca bir şeyleri görüyorsunuz. Montanlar büyük olduğu için göze batıyorum o kadar. Yabancılar da bizim gibi. Hans, Peter, Mark ne yapıyorsa ben de aynısını yapıyorum. İnsanlar yabancı alır tutar diyor. Yok böyle bir şey!”

Hisseleri alıp satarken ele aldığı kriterlerin başında bilanço rakamları geliyor. İMKB-30 şirketlerinin bilançolarını ezbere biliyor. Zaten sadece İMKB-30 hisselerinde işlem yapıyor, “Hisseleri seçtiğim falan yok aslında. Zaten 30 hisseleri belli. Bir saatte 18 milyon YTL hacmi başka nerede yapacaksınız? Ben bilançolara bakıyorum. Rakamları iyi okuyorum. Bir banka hissesi neden prim yaptı, diğeri neden yapamadı çok iyi bilirim. İnsanlar borsada büyük oyunların döndüğü fikrine takmış durumda” diyor Sevindik. En çok çekindiği ve mustarip olduğu konu da bu paranoyanın kendisine zaman zaman zarar vermesi. Sevindik anlatıyor:

“Manipülatör ile spekülatör ayrımını bilmiyor insanlar. Manipülasyon yapay olarak sermaye piyasası aracının değerini artırmaktır. Tamamen yasa dışıdır. Spekülasyon, tahminde bulunmak ve ona göre aksiyon almaktır. Büyükse kendi rüzgarını yaratmaktır. Ben manipülatör kesinlikle değilim! Spekülatör de değilim. Keşke olsam. Ben tek başıma işini doğru düzgün yapmaya çalışan bir insanım. Artık milletin konuşmalarına alıştım. Onların dedikleri hissenin tahtasında ben hayatımda işlem yapmamışım. Ama ne oluyor? Bizim insanımız bilgi sahibi olmadan konuşmaya alıştığı için üç tane isim bilir, atıp tutar.”

Elbette yaptığı işte zamanlama çok önemli. Üstelik hırsına yenilmeyip kaybettiğinde pozisyonunu erken kapatması da gerekiyor. Bazen bir işlemde 200 milyar YTL kaybettiği de oluyor. Ancak bu durum bile onun sakinliğini elinden bırakmasına neden olmuyor. Aysoy, “Burak çok iyi zamanlaması olan, çok hızlı, gereksiz yere pozisyonuna aşık olmayan biri. Gerekli yerde hemen karını realize ediyor. Zararını mümkün olduğu kadar minimum seviyelerde tutmaya çalışıyor ki piyasaların altın kuralı da budur” diyor.

Söylentilerle, dedikodularla bazen de küçük yatırımcıların çok fena 'çarpılması'yla ünlü bir piyasada çalışıyor Burak Sevindik, ancak o dürüstlüğünden en ufak bir taviz vermemiş. Bazı münferit olaylar yaşamasına rağmen kimseyi arkasına almamış. “Benim bugün arkam çok sağlam. Çünkü arkamda kimse yok! Kimse için çalışmadım, kimsenin adamı olmam” derken bile gözlerindeki öfke parıltıları var. Bütün bu işlem hacimleri tek bir hesaptan yapılıyor o da kendi adına açılan hesap. İşlem hacimleri o kadar yüksek ki SPK denetimi her an ensesinde ve sadece kendi hesap hareketlerini takip eden bir kişi bulunuyor.

Sevindik bu durumdan şikayetçi değil “Yasal olmayan hiçbir şey yapmadığım için içim çok rahat. Bugüne kadar hiç kimsenin parasını yönetmedim, hiç kimsenin hakkını yemedim” diyor. Zaten iş dünyasındaki saygınlığı da bu dürüstlüğünden kaynaklanıyor. 2005 yılında İstanbul vergi rekortmenleri listesinde, ödediği 1 milyon 119 bin 190 YTL ile 75. oldu.
2006'da Vergi Kanunu'ndaki değişikliklerle birlikte gelir vergisi yerine 1 milyon YTL'nin üzerinde stopaj ödedi. Bu rakam 2007 için daha da artacak.
Burak Sevindik'in hayalleri büyük…

O Türkiye'de artık kurumsal bir kimlik kazanmak istiyor. Bireysel portföy yönetimi şirketi kurmak için düğmeye basmış. Sadece Sermaye Piyasası Kurumu'na başvuru yapılması gerekiyor. Şu anda bireysel portföy şirketi için lisans alınabilir ancak yapacağı işlemler sınırlı kalıyor. Üstelik lisansı alabilmek için yerine getirilmesi gereken kriterler var. Bunlar da ekstra maliyet getiriyor. Şirketi mavzuat nedeniyle istediği gibi işletemeyeceği için bekliyor. Zaten SPK'yla yapılan görüşmelerde de Sevindik'e bu düzenlemelerin tamamlanmasını beklemesi önerilmiş.

Şirketi kurduktan sonra amaç şahısların parasını yönetmek değil kurumların, bankaların ve fonların parasını yönetmek. Ve elbette hedge fon yapılarını da oluşturmak. Kadrosunu da bu doğrultuda oluşturuyor. Kadroya ilk giren Semih Saçlı oldu. Saçlı'nın işi pozisyonlar için genel strateji üretmek. Saçlı North Atlantic University mezunu. Amerika'daki yatırım kültüründen etkilenmiş ve 2000'de BMA Capital Advisors adında butik bir hedge fonunda çalışmaya başlamış. Firma Los Angeles ve New York'taki hedge fonlara hizmet veriyor. Burada işe başlayarak kademe kademe piyasayı öğrenen Saçlı, önce trader arkasından advisor ve son olarak da stratejist olmuş.

Amerika'da yaptığı iş trederların arkasında olup hangi pozisyonların zayıf hangi pozisyonların güçlü olduğu gibi bilgilerin akışını sağlamak. “Piyasalarda ana trend yukarıdır ama her sektör her zaman aynı performansı vermez. Benim amacım mesela çalışan altı sektörü bularak, traderlara birbirlerini hedge edecek pozisyonlar oluşturup strateji belirleyerek yıl yıl hep iyi performans sağlayacak bir model oluşturmak” diyor

Saçlı. Her hafta önemli olayları raporluyor ve bir strateji belirleniyor. Mesela altın için bir senaryo belirleniyor. Saçlı'dan bilgileri alan Sevindik hedge portföylerini, risk kontrollerini belirleyerek yeni pozisyonlar oluşturuyor. Normal bir trader Türkiye'de açılıştan itibaren ilk 15 dakikaya bakar. Oysa Saçlı 2002'ten itibaren trende bakıyor. “Mesela Dow Jones'a bakarak uzun vadede bir düşüş trendinin olduğunu düşünüyoruz. Bu bir sene içinde de olabilir” diyor Saçlı ve ekliyor:

“Piyasalar bütün düşüş trendlerinde bir tepki verir. İnsanların hiç beklemedikleri, herşeyin negatif olduğu bir anda yukarı tepki verirler. Çok insanın kafası karışır. Biz de bunu bildiğimiz için gerçek trendin içinde orta vadeli hareketleri yakalamaya çalışıyoruz.” Böylece düşen piyasada bile 'hedge' ediyorlar. Ve piyasa kötü gitse de büyük para kaybetmiyor hatta kazanıyorlar.

Ekibini titizlikle oluşturuyor Sevindik. Bireysel portföy yönetimi lisansı aldıktan sonra kadro elbette ki genişleyecek. Şimdiden 'seçilmiş' en iyi trader ve analistler ile görüşmeler yapıyor. Kurumsallaşmayı her ne kadar Türkiye şartlarındaki gelişmeler getirse de aslında şirket kurulması fikrinin altında yabancıların büyük etkisi var. Sevindik, Türkiye piyasalarında çok yakından tanındığı için çeşitli şirketlerin portföylerinin kendine emanet edileceğinden emin. Ancak iş yabancı yatırımcıya gelince değişiyor. “Yabancılar size hedge fon statüsü kazandırmak istiyor” diyor Sevindik. Bunu sağlayabilmek için bireysel portföy yönetici lisansına sahip olmak gerekiyor.”

Türkiye'de bu konu gündeme geldiğinde hemen SPK'nın sınavlarına girmiş Sevindik ve sekiz dersi verip ileri düzey portföy yöneticiliği belgesini almış. Şimdi sırada vadeli piyasalar belgesi var.

Ancak engeller her yerde olduğu gibi yeni yeni oluşan bu sektörde de var. En büyük sorun serbest fonların yapı itibariyle bireysel portföy yöneticileri tarafından kurulamaması. Türkiye'de şu anda serbest fonları sadece portföy yönetim şirketleri ve aracı kurumlar kurabiliyor. Üstelik serbest fonlar da tam anlamıyla 'serbest' değil. Tek bir hissede bütün portföyü değerlendiremiyorsunuz. Aslında bu durum ortaya çıkacak 'kaza'lara karşı bir önlem. Sevindik; “Bir şeyler yapmak isteyen bir sürü insan var. SPK bu konuda da büyük esneklik gösteriyor. Piyasanın önünü de açıyor ama geçmişte borsada o kadar yanlış işler oldu ki elleri kolları bağlanıyor. Ama ben zamanla düzeleceğine inanıyorum.”

Borsada ikinci seans açılırken birlikte ekranların karşısına geçip ilk tepkileri inceliyoruz. İlk seansın sonunda iptal ettiği satış emri, hissenin yükselmeye başlamasıyla Sevindik'i haklı çıkartıyor. Oysa brokerlar, 'satışı iptal ediyoruz' dediğinde kulaklarına inanamamıştı. Telefonlar çalmaya başlarken “Ben neden Türkiye'nin en büyük portföy yöneticisi olmayayım? Bütün bankaların parasını ben yönetmeyeyim? 3 lira 5 lira artık beni ilgilendirmiyor. Sonuçta neden Türkiye'nin Morgan Stanley'i, Merrill Lynch'i olmayayım? Bunun için elimden geleni yaparım, olamazsam da canım sağolsun!” diyor.
34 yaşındaki genç traderın kazanma arzusu gözlerinden okunuyor.

Krizlerden ders alarak ve başarıyla çıkan bir borsa yatırımcısı Sevindik. Büyük düşünüyor ve büyük oynamayı seviyor. Yolun henüz çok başında gibi görünse de aslında yarılamış bile. Dünya devi yatırım bankaları bu kadar zordayken yakın zamanda Türkiye'den bir Morgan Stanley'in doğup dünya piyasalarına hükmetmesi hayali o kadar da uzak değil…

Rakamlarla Burak Sevindik

* 23 yaşında Türkiye'nin en genç banka 'gömlekçisi' oldu.
* 26 yaşında ilk milyon dolarını kazandı.
* 4 yıl sonra borsadan kazandığı servetini 5 milyon dolara çıkardı.
* Son üç yılda İMKB'de 15 milyar doların üzerinde işlem hacmine ulaşan tek isim.
* 2007'de 5 milyar dolar işlem hacmi yaptı. İMBK'deki toplam işlem hacminin yüzde 3'üne denk geliyor.
* 1 milyon 119 bin 190 YTL ile 2005 yılında İstanbul vergi rekortmenleri listesinde 75. oldu.
*2006'da 1 milyon YTL'nin üzerinde stopaj ödedi. Bu rakam 2007 için daha da artacak.

Küçük Yatırımcı Seans Salonlarından Uzak Dursun!

* Stopajın sadece Türk yatırımcılara uygulanması haksızlık. Bence herkese işlem vergisi uygulayacaklar. Yabancılar falan da kaçmaz. Burada para kazanacağına inanıyorsa niye kaçsın. Yüzde 10-15 için kimse kaçmaz. Eskiden gelir vergisine tabiyken daha çok vergi veriyordum.

* Borsadaki yabancıların oranı yüzde 71. Resmi olarak gerçek. Yabancı takasında duruyor. Ama ben bu işten istemeden de mustarip olan insanım. Koskoca borsada bu işler yüksek hacim yapmayı kast ediyor) bir Burak Sevindik'e mi kaldı? Kimdir ki Burak Sevindik? Ama yabancı kisvesi altında ne işler yapılıyor. Biz onlara hiç tenezzül etmedik..

* Biraz klasik olacak ama borsa bizim Türk toplumunun yapısına tıpa tıp uyan bir şey. Mesela bize “Altı adet ekran koymuş, iki de iyi klavye, kolay kolay para kazanıyor” gözüyle bakıyorlar. Çok basit görüyorlar. Sonra da paraları gidiyor. Ne yapacaklar? Profesyonellerden yardım alacaklar. Gerçi bu da çok istismar edildi zamanında, insanların parası toplandı batırıldı.

* Küçük yatırımcının seans salonlarını doldurmasına da karşıyım. Seans salonunda işi ne küçük yatırımcının. Başından beri bakıyordum insanlara. Böyle bir şey yok. Ben dahi bu işi bilemiyorum. Ki çoğu kurum bana fikrimi sorar.

* Çocuğumun veli formunda bile rantiye yazıyor, çünkü babasının mesleği yok. Büyük oğluma “Okulda ne iş yapmak istersin?” diye sorduklarında “Babamın işini” cevabını veriyor, “Her gün telefonda konuşuyorlar, çok güzel bilgisayarları var.” Bu kötü. Çünkü çocuğumun gözünde dahi bir iş yapmıyorum. Sokaktaki adam için böyle. Piyasada belli bir ismin var. Ama dışarıdan bakınca insanlar anlamıyor. O yüzden hedefim bu işi kurumsal boyuta taşımak. Başarılı olur muyum olamaz mıyım bilemiyorum.

Kaynak: patronlardunyasi / Tarih/Saat: 31 Mart 2008 Pazartesi, 13:19:37 / Link : www.patronlardunyasi.com

4 yorum:

  1. sen bu kadar uzatmazdın yazılarını bebişim. iyice business life oldun başımıza=)

    YanıtlaSil
  2. babasi adana sokaklarinda surunuyor hapisten yeni cikti istanbul fkm den mezun git sin babsini sokaktan alsin ondan sonra dergilere ciksin yuh derim yuh

    YanıtlaSil
  3. vatandasinbiri17 Şubat 2011 14:15

    ya adam 300-400 bin TL ile borsaya girmiş para kazanmış arttırmış aferin demek lazim.
    Ama sıkıyorsa kredi kartından ayda 2-3 bin TL cekerek, ayda 500-TL ev kirasını 300 TL giderleri cıkartsın... işte o zaman elini öperim...
    Peh...
    param olsa ikiye katlarım kendisini
    kazandıklarıyla cok büyük bi servet edememiş hala

    YanıtlaSil
  4. mat gemini bilip bilmeden arkasından konusmayın babası ıle arlarında nelr gectını bılıormusn

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...